Diğer birçok ülkede olduğundan farklı olarak, Kore'de halkın büyük çoğunluğu tek bir dini inanışa sahip değildir. Halkın kendi eğilimleri ve yaşam biçimlerine göre dini inanışlar çeşitlilik göstermektedir.
Halkın bu şekilde birçok farklı dini inanışa sahip olması, tarihte özellikle Şamanizm, Budizm, Taoizm, Konfüçyanizm, ve yine yakın tarihte Hıristiyan etkisi altında kalmasından kaynaklanmaktadır.
Anayasası tarafından halkın dini özgürlüğünün garanti altına alındığı Kore'de, 1995'te yapılan araştırmada halkın %50.7'sininkendine has dini inanışlarının olduğunu saptamışlardır. Genel anlamda ise halkın %46'sı Budist, %39'u Protestan, %13'ü de Katolik'tir. Bunların haricinde kalan kısmı ise Şamanizm, Konfüçyanizm ve İslam oluşturmaktadır.
Budizm ile Kore yarımadasının tanışması 372 yılında Koguryo krallığına Çin'den gelen Keşiş Sundo ile olmuştur. 384 yılında ise pekçe Hanedanlığı Keşiş Malanda ile Budizm'i tanıdı. Şilla krallığında ise Budizm'in yayılması Keşiş Ado tarafından 5inci yüzyılda olmuştur. Budizm özellikle Üç Krallık döneminde ülkenin önde gelen kişileri tarafından oldukça benimsendi. Bundaki en önemli etken ise devlet yönetiminin ruhsal yapısıyla Budizm'in oldukça büyük benzerlikler göstermesidir.
Kralın koruması altında olan Budizm, yapılan birçok tapınakla, manastırla oldukça yayıldı. Altıncı yüzyılda Keşişler ve zanaatkarlar kutsal kitapları ve hazırladıkları belgelerle Japonya'ya giderek burada Budizm'in temellerini oluşturdular.
Şilla'nın 667 yılında yarımadayı birleştirmesiyle, Budizm ülkenin dini haline geldi. Bu dönemde oldukça önemli eserlerin ortaya çıkmasına da vesile olan Budizm, özellikle Bulguksa Tapınağı, Gyeongju'da ki kalıntılar ile bunu ortaya koymuştur.
Koryo Hanedanlığının kuralları da bu inanışın altında kalmıştır. Yine bu dönemde de resim ve sanatta önemli yapıtlar oryaya konmuştur. Budizm için oldukça önemli olan Bulguksa tapınağına bu dönemde yapılmıştır. 1392 yılında kral Yi Seong Gye ülke yönetimini Budist etkiden çıkartmış Konfüçyanizm etkisi altında bir yönetim sergilemiştir.
1910 yılında Japonya'nın Kore'yi himayesi altına almasından sonra ise, Japonya Kore Budizm'i üzerinde büyük bir baskı oluşturmuş ve kendi düşüncelerini aşılamaya çalışmıştır.
İlkel bir din olan, sistematik bir yapısı olmayan Şamanizm halkın günlük yaşamı için önemli değerler taşır. Kore'de yaşayın eski insanlar dünyada bulunan tüm nesnelerin bir ruhunun olduğuna inanırlardı. İnsanların asla ölmeyen bir ruhlarının olduğunu düşünürlerdi. Eski insanlar iyi ruhların güneş gibi olduğuna ve insanoğluna iyi şans getirdiğine, kötü ruhların ise felaket getirdiğine inanırlardı.
Şamanizm tarihte yavaş yavaş gelişerek Konfüçyanizm ve Budizm'e halkı yönetmek için gerekli olan bilgi ve düşünceyi sağlamıştır. Şaman inancına göre, kötü şansın önüne geçilebilir, hastalıklardan kurtulunabilir ve diğer dünya ile bağlantı kurulabilir.
Kore Şamanizm'i kutsal ruhlar gibi taşta da, ağaçta da, dağda da , akarsularda da ruhların bulunduğunu ve binlerce ruh ve şeytanın bunlara taptığına inanmaktadır.
Şamanizm eski Kore'de korku ve batıl inancın diniydi fakat modern tarihte kendi kültürlerinin renkli bir parçası olarak yer almaktadır. Şamanizm dini törenleri ise özellikle, kötü ruhları kovmak için yapılan törenlerle, müzik ve dansın tiyatro ile iç içe sergilenmesiyle oldukça zengin bir tören haklini almıştır.
Diğer gelişmiş dinlerde (Taoizm, Konfüçyanizm ve Budizm) Şamanizm'i tamamıyla bir kenara bırakmadılar. Bunlar Şamanizm'in inançlarını kendi içlerinde özümsediler.
Şamanizm Kore halkının dini inanışlarının temel bir yapıtaşı olarak bulunmaktadır ve büyük bir önem taşımaktadır.
Konfüçyanizm, Konfüçyüs tarafından bulunan ahlaklı ve dürüst bir dini inanış esasına dayanmaktadır. Temel olarak iyi bir aile ve toplum yönetimi ve yaşamı için, ahlaki değerleri, hayırsever düşünceleri, doğruluğu, uygun davranışları ve akıllı lider olmayı uygun görmektedir.
Konfüçyanizm, Budizm'in ilk zamanları gibi tanrı inanışına sahip değildi, fakat yıllar geçtikçe bilge insanlar bunu biraz değiştirdi.
Konfüçyanizm'in ortaya çıkışı Hıristiyan döneminin başlarında Çin yazılı yapıtlarının ortaya çıkmasıyla birlikte başlamıştır. Üç Krallık dönemindeki Koguryo, Bekçe ve Şilla krallıklarından kalıntılar o dönemin Konfüçyanizm etkisi altında ne kadar olduğunu göstermektedir. Koguryo Krallığında bu dönemde adı "Daehak" olan bir üniversite kuruldu ve bu Konfüçyanizm hakkında çalışmalarda bulundu. Bekçe Krallığı da buna benzer bir yapılanmada bulundu.
Onuncu yüzyılda Koryo Krallığında Budizm Ülkenin genel dini idi fakat ülkenin yönetim yapısı Konfüçyanizm üzerine kuruluydu.
1392 yılında kurulan Çosan hanedanlığı Konfüçyanizm'i ülkenin resmi, dini olarak kabul etti ve bu sistemi eğitimde, resmi törenlerde, sivil yönetimde kullanmak için geliştirmeye çalıştı. 19'uncu yüzyılda Kore'nin batılı ülkeler ve özellikle Japonlar tarafından istila edilmesiyle Konfüçyanizm bu güçlerle savaşabilmek için büyüdü. Tabi bu çalışmalar bu inanışın zamanın gereklerine göre adapte olmasını kolaylaştırdı ve hızlandırdı.
Günümüz Kore'sinde Konfüçyanizm atalarından kalan inanışları hala devam etmekte ve kuşaklara bu aktarılmaktadır.
Kore'de Hıristiyan misyonu çalışmaları on yedinci yüzyılda Çin İmparatorunun Beijing'e Katolik misyonerlerinden Matteo Ricci'yi getirmesiyle başlamıştır. Din öğretilerinde batı kurallarını içeren bu kitap (güneş takvimi) gibi buradaki bilginlerin dikkatini çekti ve bu konuda merak uyandı.
18inci yüzyılda ise bu konuda çeviriler yapan ve çalışan bilginler oldu. 1794 yılında Çinli papaz Chu Mun-mo gelene kadar Kore'ye hiçbir papaz gelmedi. Bu arada karşı çıkanlar olsa da gelişim hızla arttı. 1865 yılına gelindiğinde bir düzine papaz yaklaşık 23.000 kişilik bir inananlar topluluğuna hitap etmeye başladı.
1963 yılına dönemin prensi yabancı düşmanlığı besleyen Daewongun 1873 yılına kadar bu insanlara zulümler yaptı. 1925 yılında Çosan hanedanlığı sırasında şehit olan 79 Koreli Roma'ya getirildi ve buna 1968 yılında 24 kişi daha eklendi.
Kore savaşının ardından oluşan ortamda Katolik Cemaati oldukça hızlı bir şekilde gelişti. Kore Katolik Kilisesi 1962 yılında oluşumunu tamamen tamamladı.
1984 yılında Papa II John Paul'ün burayı ziyareti ve Vatikan'ın dışında yapılan ilk kutsal törenin burada gerçekleşmesi burayı dünyanın dördüncü en büyük Katolik topluluğu haline getirmiştir.
Kore'ye Amerikalı doktor Horace N.Allen 1884 yılında, ve ondan bir yıl sonra Sistem geliştirme uzmanı Henry G. Appenzeller'in gelmesiyle Kore'de Protestan konusunda çalışmalar başladı. Bu kişiler Protestan mezhebini takip ederek bu konuda çalışmalar yaptılar. Bu grup Kore toplumuna gerek eğitim alanında gerekse sağlık konusunda yardım ederek kendi düşüncelerini topluma yaydılar. Dr. Seo Jae-pil, Yi Sang-Jae ve Yun Chi-ho gibi Koreli bağımsız liderler bu konuda tüm politik sorunları üstlendiler.
Protestanların özel okulları Yonhi ve Ewha okulları bu düşünceyi yaymak için çalışmalar yapan okullardır. Diğer Hıristiyan gruplarına benzer olan Seul genç Adamlar Hıristiyan Grubu ( Seul Young Men's Chritian Association YMCA) 1903 yılında kuruldu. Bu grup genç Korelileri bu gruba dahil etmek için çeşitli çalışmalar yaptılar. Bu grup ayrıca toplumdaki aksaklıkların giderilmesi için birçok çalışmada da bulundu.
1905 yılında ise büyük bir törenle açılan Protestan kilisesi bu konuda olan yaygınlaştırma çalışmalarına büyük hız verdi. Dört yıl sonra yapılan "Hıristiyanlar için 1 milyon ruh" kampanyası ise bu konuda büyük bir kitleyi etkisi altına almıştır. Protestan inanışı sadece dinsel bir inanış olarak değil hem politik hem sosyal hem eğitim hem de kültürel açıdan oldukça ilerleri ve taraftar buldu.
Korelilerin İslam diniyle tanışması ilk olarak yirminci yüzyılın başlarında Japon baskısından kurtulmak için Çin'in kuzeydoğusuna gelip buraya yerleşen insanlar ile oldu.
Bu az sayıdaki insan 2. Dünya savaşıyla birlikte eski yaşadıkları yerlere geri döndüler fakat ibadet etmek için gerekli fırsatı 1950-53 yılları arasında Birleşmiş Milletler Kuvvetleriyle birlikte gelen Türk askerlerine katılarak bulabilmişlerdir.
Seçimle başa gelen ilk Koreli imam ile birlikte 1955 yılında İslam grubu kurulmuştur. 1967 yılında Seul de yapılan cami ve ardında 1976 yılında Kore Müslümanları federasyonunun kurulmasıyla oldukça büyümüştür.